Eski Tarih

Hz.Muhammed (S.a.v.)’ın Hayatı

ALEMLERİN EFENDİSİ’NİN DOĞUMU

İki cihan güneşi efendimiz (S.a.v ) hicretten 53 sene önce Rebiülevvel ayının 13. pazartesi sabaha karşı, Mekke’nin Haşimoğulları mahallesinde, Safa tepesi yakınında bulunan bir evde dünyaya gözlerini açtı. Alemlerin Efendisi’nin doğumu o gece insanlığa apaçık bir şekilde müjdelenmiş oldu. Bugün miladı takvime göre 20 Nisan 571 tarihine rastlamaktadır.  O gün henüz güneş doğmadan, alem nur ile doldu. Adem Aleyhisselam’dan beri babadan evlada intikal eden nur, asıl sahibine ulaştı. Emanet yerini buldu. Efendimiz (S.a.v. ) doğum anını Hz. Amine Şöyle anlatıyor;

Doğum anı geldiğinde heybetli bir ses işittim. Ürpermeye başladım. Sonra beyaz bir kuş gördüm. Gelip kanadı ile beni sıvazladı. O andan itibaren bendeki korku ve ürpertiden hiçbir eser kalmadı. O an yanımda süt gibi beyaz bir kase şerbet gördüm. O şerbeti bana verdiler. O anda çok susamıştım. Verilen şerbeti doya doya içtim. Baldan tatlı ve soğuktu. İçer içmez susuzluğum gitti. Sonra büyük bir nur gördüm. Evim o kadar nurlandı ki, o nurdan başka bir şey görmüyordum.  O sırada çok hatun gördüm, boyları uzun yüzleri güneş gibi parlıyordu. Etrafımı sarıp bana hizmet eden bu hatunlar, Abdümenaf kabilesinin kızlarına benziyorlardı. O sırada gökten uzun ve beyaz gökten yere uzanmış ipek gibi çok güzel bir kumaş gördüm.

Dediler ki, onu insanlığın gözünden örtün. O anda bir grup kuş geldi. Ağızları zümrütten, kanatları yakuptan idi. Gümüş ibrikler tutarak havada öyle duruyorlardı. Bende korktum terlemeye başladım. Ter damlalarımdan mis kokusu yayılıyordu. Ben o halde iken yüzümden perdeyi kaldırdılar. Doğudan batıya kadar işte tüm yeryüzünü o an gördüm. üç bayrak dikildi. Biri doğu tarafına biri batı tarafına, biride Kabe’nin üstüne. Etrafımda çok sayıda melekler toplandı. O doğar doğmaz mübarek başını secdeye koydu ve şehadet parmağını kaldırdı. O anda gökten bir parça beyaz bulut indi. Üzerini kapladı. O an bir ses işittim. Onu Mağripten, Maşrike kadar heryeri gezdirin. Ta ki cümle alem onu ismi ile, cismi ile ve sıfatı ile görsünler diyordu.

Sonra o bulut gözden kayboldu. Ve sonra onu beyaz yünle sarılı gördüm. Yine o sırada yüzleri güneş gibi parlayan, üç kişiyi gördüm. Birinin eline gümüşten bir iplik. Birinin elinde zümrütten bir leğen, birinin elinde ise bir ipek vardı. İplikten sanki nur damlıyordu. Oğlumu o leğenin içine koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkadılar. Ve ipeğe sardılar. Sonra mübarek başına güzel kokular sürüp, gözlerine sürme çektiler ve ortadan kayboldular. Efendimiz (S.a.v. ) doğduğu sırada Hz. Amine’nin yanında Abdurrahman bin Avfun’un annesi şifa hatun, Osman bin Ebulassın annesi Fatıma hatun, ve Efendimiz (S.a.v. ) halası Safiye hatunda bulunuyordu.

Onlarda gördükleri nuru ve diğer hadiseleri de haber verdiler. Örneğin Şifa Hatun söyle anlatıyordu; ben o gece Amine’nin yanındaydım. Efendimiz ( S.a.v. ) doğar doğmaz dua ve niyaz ettiğini işittim. Garipten “Ya harumu ve Rabbüke ” dediğini işittim. Sonra bir nur çıkıp, o kadar ışık verdi ki, doğudan batıya kadar her yer bir anda görüldü. Ne zaman ki ona peygamberlik verildi hiç tereddüt etmeden iman edenlerden biriside ben oldum. Çünkü o doğduğu andan itibaren olağanüstü olaylara şahit olmuştum diyor. Safiye Hatunda Şöyle anlatıyor ; Efendimiz doğduğu sırada, her tarafı bir nur kapladı. Hepimiz şaşırıp kalmıştık. Doğar doğmaz secde etti. Mübarek başını kaldırıp herkesin anlayabileceği bir dil ile, “La illahe İllallah innia Resülullah” dedi. Onu yıkamak istediğimde zaten biz onu yıkanmış olarak bulduk. Sünnet olmuş ve göbeği de kesilmişti. Onu kundağa sarmak istediğimde sırtında bir mühür gördüm. Mühürün üstünde ” La ilahe ilallah muhammeden resullullah” yazıyordu.

Doğar doğmaz secde ettiği sırada, hafif bir şeyler söylüyordu. Biraz daha yaklaştım. “Ümmetim, Ümmetim” dediğini duydum. Resul Ekrem, Efendimiz ( S.a.v. ) doğduğunu dedesi Abdülmüttalipe kabede Allaha yalvarıp dua etmekte iken, müjdeledi. Abdülmüttalip bu müjdeyi alınca çok sevinip onu görmeye gitmek istedi. O oğlumun şanı şerefi çok yüce olacaktır dedi. Sonrada onun  doğumunu kutlamak için doğumunun yedinci gününde Mekke halkına üç gün ziyafet verdi. Ayrıca şehrin her yerinde develer keserek insan ve hayvanların istifade etmesine yardımcı oldu. Ziyafet sırasında çocuğa hangi ismi koydun diyenlere, “Muhammed” ismini verdim dedi. Neden atalarından birinin ismini vermedin diyenlere şöyle dedi; “Allahın ve insanların onu met etmelerini övmelerini istediğim için verdim” dedi. Biricik annesi de ona Ahmet ismini koydu.

Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatı

Editör : Tolga TAŞCI

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir