Eski Tarih

Çanakkale Destanı

BİR HİLAL UĞRUNA

1 Ağustos 1914‘te Almanya’nın Rusya’ya savaş ilanı ile, Dünya büyük bir ateşin kucağına atılıyordu. Artık önemli olan tek şey, askeri planlardı. Savaş kısa sürede başta Avrupa olmak üzere bütün dünyaya yayılıyor herkes bu kanlı mücahadele de yerini alıyordu. Osmanlı devleti Almanya’nın yanında savaşa girmiş, ve birden bire ateş çemberinin ortasında kalmıştı. Kafkasya’dan Arap çöllerine kadar uzanan cephede Osmanlı can pazarındaydı. Güneyde Arapların ihanetine uğranılacak doğuda Sarıkamış faciası yaşanacaktı. Düşmana değil, soğuğa 90 bin şehit verilecekti.

1914 yılının sonlarına doğru müttefikler, Almanya’yı kıskaca almak için yeni cephe hazırlığı yapıyorlardı. Böyle bir ortamda Rus ordusu komutanına bir mesaj gitti. Bu mesajda Türklerin Kafkasya’dan çekmelerini sağlayacak biçimde bir kara ve deniz harekatı yapılması isteniyordu. Bir Hilal uğruna Çanakkale dramı bu şeklide başladı. 2 ocak 1915’te Churchill savaş bakanı David Lloyd‘a bir harekat için en uygun yerin Çanakkale olduğunu bildiriyordu. Churchill barış sağlamak için, boğazı zorlayıp Konstantinopolis’e el koymamız gerek diyordu. Hedef İstanbul’du

Savaş salgın gibiydi ve hemen hemen bütün Dünya’yı sarmıştı. Açılan her yeni cephe yeni insan yüzü, yeni teknik donanım gerektiriyordu. İngilizler bu ihtiyacı karşılamak üzere, gönüllü asker alma kampanyaları düzenliyordu. Hatta savaş bakanı David Lloyd’un da yer aldığı ülkenin sana ihtiyacı var afişleri sokakları süslüyordu. Bunun yanında müttefikler ölüm makinasının insan ihtiyacını, daha çok sömürge ülkelerinden temin etme yolunda ilerliyorlardı. Çanakkale destanı yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı.

Kesin bir sonuç alınmaya bakınılan büyük saldırının günü,  17 Mart olarak tespit edilmişti. Fakat deniz dalgalı olduğundan saldırı 18 Mart gününe ertelendi. Küçücük bir tekne olan Nusret mayın gemisi, 17 Mart’ı 18 Mart’a bağlayan gece, adeta 1. dünya Savaşı’nın ve Dünya Tarihi’nin gidişini değiştiren bir faaliyette bulundu. Nusret Mayın Gemisi yüzbaşı Hakkı Bey’in komutasında, gece hareket etti. Karadeniz boğaz önünde Rusların boğaza döktüğü 20 mayın ile Erenköy önlerine geldi. Mayın uzmanı Nazmi Bey, kıyıya paralel olarak bölgeye mayınları yerleştirdi.

18 MART ZAFER GÜNÜ

Ve 18 Mart Zafer günü her zaman ki gibi Mehmetçik, günlerdir ateş kusan düşman gemilerinin gelmesini sabır ile bekliyordu. Kader ağlarını örüyordu. Dehşet ve kan ile. Amiral David Lloyd donanmayı üçe ayırmıştı. İlk grupta İngiliz donanmasının en güçlü dört gemisi vardı. İkinci grupta Fransız Fülosu yer alıyordu. üçüncü grup ise, Marmara boğazında emir bekleyecekti. Plana göre Türk mevzileri susturulacak mayınlanmış bölge temizlenerek donanma Marmara’ya açılacaktı. Öğleye kadar Tük tabyalarımızı topa tuttular. Topçularımızın ateşi ise menzil yetersizliğinden etkili olamıyordu. Öğleye doğru Fransız fülosu kıyıya yaklaşarak, ateşe katıldı. Amaç Türk mevzilerine daha yakından ateş etmek, ve öldürücü darbeyi vurmaktı.

İşte Mehmetçiğin beklediği an gelmişti. Düşman kıyıya yaklaşmış menzile girmişti. Düşman toplarının hepsi kıyılarımıza ateş ve ölüm kusuyordu. Deniz Allak Bullak olmuştu. kıyıdan açılan ateş ile denizde oluşan su sütunları havaya fışkırıyor,  gemiler fışkıran dev sütunların arkasında kayboluyordu. Bu karşılıklı top ateşi akşama kadar sürdü. 18 Mart akşamı Amiral David Lloyd’un 9 gemisinden üçü batmış, üçü saf dışı edilmişti. Türk mevzileri susturulamamıştı. Çanakkale Boğazı ise, hala mayınlıydı. Düşman hedeflerinin hiç birine ulaşamamıştı.

Müttefiklerin kara harekatına hazırlandıklarını gören Enver Paşa, Alman Generali Çanakkale’de yeni kurulan 5. ordunun başına getirdi. Alman Generalin savunma planı düşmanın Saroz körfezinden çıkartma yapacağı yönünde oldu. Ancak yanılıyordu. Ama Gerçeği gören düşmanın asıl çıkartmayı Arıburnun’dan yapacağını tahmin eden Mustafa Kemal aynı cephedeydi ve askeri becerisini ortaya koyuyordu. Düşman gemileri Türk mevzilerine yoğun bir top ateşi başlattı. 1 saat süren bu ateşe hiç cevap verilmeyince Türklerin mevziyi terk ettiğini ya da hepsinin öldüğüne hükmedilmişti. Havada rahatsız edici bir sessizlik vardı. Düşman karaya yaklaşıyordu. Birden cehennemi bir tüfek ateşi başladı. Öldüğünü düşündükleri Mehmetçik, birden bire ortaya çıkmıştı.

Gün boyu devam eden çatışmada İngilizler karaya çıkmış ama ilerleyememişlerdi. Ancak boğazın Asya yakasında Fransızlar kum kaleyi ele geçirmişlerdi. İngilizler ancak karanlık bastırınca çıkartmaya devam edebilmişlerdi. Sabah Anzak askerleri ve Mustafa Kemal’in askerleri arasında üç gün sürecek süngü savaşı başlayacaktı. Mustafa Kemal bir şeyi daha tespit etmişti. Koca çimen tepenin Gelibolu yarım adasının savunmasında hayati önem taşıdığı. Bu tepe kaybedilirse düşman bütün yarım Adaya hakim olabilirdi. Bu tepe yarım adanın en stratejik yapısındaydı.

Düşmanın Koca Çimen tepesini hedeflediğini gören Mustafa Kemal, savaşın seyrini değiştiren ünlü kararını aldı. Hemen 72. ve 77. alayları Koca Çimen tepesine sevk etti. Tepeye yaklaştıklarında çekilmekte olan 27. Alayın 8. bölüğüne bağlı askerler ile karşılaştılar. Mustafa Kemal neden çekildiklerini sorduğunda “cephanemiz bitti”cevabını aldı. “Cephaneniz bitti ise, süngünüz var ya” diyerek süngü tak emrini verdi. Daha sonrasında kazandığımız an o andı diyecekti. Nitekim 57.alayında yetişmesi ile düşman püskürtülüyor Mustafa Kemal’in bu zaferi “Askerler size ben taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum.” sözleri ile tarihe geçti. Düşman bu taarruz ile kıyıya atılmıştı. Mustafa Kemal bu zaferinden sonra Arıburnu komutanlığına getirildi. Ve ÇAANAKKALE DESTANI bu şekilde başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşları tarafından yazılmış oldu.

 

Hz. İsa’nın Hayatı

Editör : Tolga TAŞCI

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir